On dokuzunu yüzyıl Avrupa'sında duyguların giderek çalışma tutkusuna ve katı ahlak kurallarına kanalize edilmesi, kişiliklerin de birbirlerine yabancılaşmış bölümlere ayrılmasına neden oldu. giderek olması gerekeni yaşayan bir dünya oluştu. kişiliklerdeki bölünmeler, sanayileşmeyle birlikte, neden-sonuç yönünden birbirlerini karşılıklı etkileyerek günümüze kadar geldiler. mantık da yeni bir tür tekniğe indirgendi. olması gerekeni yapalım derken , olmakta olanı yaşayamayan insanlar topluluğu ortaya çıktı. bütün bunların sonucunda bilimde de benzer bir bölümleşme oldu. On dokuzuncu yüzyıl 'özerk bilimler' çağı oldu. her bir bilim dalı kendi yönünde ilerledi. özellikle insanı konu alanlar , ortak ilkelere bağlı kalmaksızın geliştiler. bunun sonucu oluşan kargaşa insanı anlayabilmemizi daha da zorlaştırdı.
varoluş ve psikiyatri/engin gençtan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder