DOĞRU BİLGİNİN MÜMKÜN OLUP OLMADIĞI PROBLEMİ
DOGMATİZM TEMELİ ÜZERİNDE /EMPRİZM
Bilginin tek kaynağının görgüsel deney olduğunu ileri süren bu öğreti, türkçede amprizm, görgücülük ve ya deneycilik olarak da geçmektedir. Emprizmin batı dillerindeki kökü, deney ve görgü anlamlarını dile getiren empeiria deyimidir. Bu yunanca deyim, bilimsel bilgi anlamındaki yu.episteme deyimle sezgisel ve tinsel bilgi anlamındaki görgüsel bilgi (insanın doğrudan doğruya gördüklerinden çıkardığı bilgi) anlamını dile getirir.
Görgücülük, birçok yanılgılarına rağmen, felsefe alanında temel öğretilerden biridir. Bilginin görgülere dayandığı savı, ustan ve doğuştan olmadığı anlamını içerir. Bu bakımdan emprizm, rasyonalizme ve nativizme karşıt bir düşünce akımıdır. Bilginin görgüselliği duyulardan, algılardan, deneylerden geldiği savını kapsar.
Empirizmin ilk temsilcileri ilkçağ Yunanistan’ ındandır. İlk empiristler, duyularımızın bildirdiği duyumları esas alırlardı ve bunları “gerçek bilgiler“ olarak kabul ederlerdi. Duyumculuk denilen bu şekildeki empirizmin kurucuları antik çağ Yunan düşüncesinde Protagoras, Demokritos gibi düşünürler duyumculuğu savunmuşlardır. Bunlara göre bizim için var olan ancak duyduğumuz şeylerdir, duymadığımız şeyler bizim için yok demektir. Her kişinin bilebileceği kendi duyumu olduğuna göre ne kadar insan varsa o kadar da gerçek var demektir. Duyularımız dışında başka bilgi edinemeyeceğimiz için ilk nedenleri araştırmak boşunadır. İnsan kendisi için erişilebilecek tek şey olan kendisi ile yetinebilmelidir.
Bugünkü anlamda emprizm ise 17. yy da İngiltere’ de gelişmeye başlamıştır. İngiliz filozoflarından John LOCKE (1632-1704), George BERKELEY (1685-1753), David HUME (1711-1776), Stuart MILL (1806-1873) ve Herbert SPENCER (1820-1904) bu gelişmede başlıca rolü oynadılar. Fransa’da CONDILLAC (1715-1780) bu mesleği daha çok duyumculuk alanında geliştirdi.
Bu felsefenin en büyük özelliği, kurgulardan kaçınması, deney ortamında kalmak istemesidir. Empiristler, sezgiye dayanan bilgiyi reddetmiş, bilginin deney ve tecrübelere dayandığını savunmuşlardır. Fakat sezgisel bilgiyi red ediş, içgüdüsel fikirleri kesin olarak red etmez, çünkü içimizde doğuştan var olan duygu, düşünce ve bedenimizi yönlendiren birtakım eğilimler de vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder