8 Haziran 2010 Salı

sanatın serüveni

eski mısır sanatında, çalışan insanlar durmadan karşımıza çıkan bir konudur. duvar resimleri toprağı sürüp eken köylüleri gösterir. çalışan köylü genellikle efendisinin görüş açısından sunulmuştur. efendisinin gözü kendisi için çalışan sürüyle insana hoşnutluk içinde bakmaktadır. köylü kendi çalışmasının öznesi değil,hasadın kendi ambarını dolduracağını bilen gözmecinin nesnesiydi: işte bu görüş tarzı mısır sanatının görünüşteki 'nesnelliği' ni yarattı. yönetici sınır her zaman kendi görüş tarzının 'nesnel ' olduğunu, yani dünya düzeni ile bağdaştığını düşünür. çünkü yönetici için bireysel gereksinmeleri olan bireysel bir köylü yoktur; yalnızca iş gören bir hayvan ya da bir saban gibi söz hakkı yerine bir işlevi olan toplumsal birimler olarak köylüler vardır. bu mısır resimlerinden ( daha sonra yunan resimlerinde olduğu gibi ) çalışmaya karşı bir aşağılama yoktur , ama hayatta herkesin önceden elirlenmiş bir yeri ve görevi olduğuna , aşama ve sınıflara göre örgütlenmiş bir toplumun 'önceden düzenlenmiş uyumu'na sarsılmaz bir inanç vardır. dünya böyle kurulmuştur,hem de iyi kurulmuştur. üslup geliştikçe yeni bir öğe , yeniden belirmeye başladı: bu , yapılan işin anlatımsız, 'nesnel ' görünüşünü bozan bir çeşit 'doğalcılık'tı . resimlerde, çalışanların bireysel bir acıyı ve yorgunluğu yansıttıkları görülmeye başladı. toplumsal kuşkular belirmeye ve geleneksel üslup yerini eleştirel üsluba bırakmaya başladı.
sanatın gerekliliği /ernst fıscher

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder