12 Ağustos 2010 Perşembe

DÜŞÜNCENİN ÇAĞRISI

DÜŞÜNCENİN ÇAĞRISI
Düşünme her şeyden evvel bir görüş yahut kanaat sahibi olma bir şey veya bir durum hakkında bir tasavvur oluşturma, bir dizi öncüllerden hareketle muhakemeye başvurarak geçerli bir sonuca ulaşma değildir. düşünme bilimler gibi bilgi üretmez, hayat için işe yarar, kullanışlı kestirmeler sunmaz. o kestirmelerin ışığında alelacele harekete geçmek için gerekli olan kör kararlılığı beslemez.
düşünme her şeyden evvel bugünkü bu hengamenin ve onun basmakalıp kanaatlerinin zorbalığının ortasında fert olmayı , kendine özgü duyuşa ve bulunuşa -vicdana sahip olmayı gerekli kılar. düşünme özgürce , asla fütursuzca değil , sorgulamayı , özden gelen, yöneldiğini değil, kendisini zorlayan soruları sormayı gerekli kılar. bu ise yalnızlığı ve sessizliği . hayatın yükünü kendi başına omuzlamayı , tuttuğu yolda kendi başına anlam arayışı içinde olmayı. kapanmayı ve kapanarak düşünceyi besleyip doğurtacak düşünürlerin düşünceleri ile ilişki kurmayı . insanın ve dünyanın nerelerden geçip buralara geldiğini . sonra dinlemeyi ve beklemeyi .
düşünme bir meseleyi düşünürken onu asla kendini beri tutarak üstünkörü düşünmez. yüzeyde gördüğü benzerlikleri birbirine raptederek aceleci sonuçlara varmaya çabalamaz. kutsala gösterdiği saygıyla bütün varlığıyla onun özüne , hakikatine ermeye çabalar hep. onu kendi başına ele alıp ait olduğu bütünlükten hunharca kopartmaz. bağlara dindarca bir özen gösterir. onları koparmayı en büyük dinsizlik addeder. düşünme dinler. ve bekler.

kaynak /düşüncenin çağrısı
kant-schopenhauer-heıdegger

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder